Dış Borçlarda Temerrüt Riski ve Net Hata Noksan
Dış borçlarda temerrüt riski konulu yazımızla tüm okurlara merhaba diyelim. 12 Ekim tarihinde ekonomist Prof. Esfender Korkmaz’ın dış borçlarda temerrüt tehlikesi konusunu içeren bir yazısı yayınlandı.
Biz de bu makaleden yola çıkarak bazı verileri sizlerle paylaşalım.
Geçmiş yazılarımızda değindiğimiz gibi Türkiye’de maliyet yönlü bir enflasyon söz konusudur. “Yapılan araştırmalara göre maliyet ağırlıkları hammadde ve personel giderlerinde toplanmaktadır. Hammadde fiyat artışlarının ise kurdaki artıştan kaynaklandığını düşünmemiz gerekir. Dolayısıyla Türkiye’deki en büyük problem maliyet yönlü enflasyondur ve bunun büyük kısmı yukarıda da değindiğimiz gibi hammadde ağırlıklıdır ki bunun da sebebi artan döviz kurudur. Hammadde ve elektriğin bir bölümü akaryakıtın büyük bir kısmı ithaldir. Ve faktörlerin hepsi döviz kurunun artışı ile artmaktadır ve enflasyona neden olmaktadır.” (Kaynak: Mali Rehberim)
Esfender Hocamız da bu soruna değinmekte ve riski şu şekilde aktarmaktadır;
“Kur şoklarının getirdiği en büyük sorun, ithal girdi maliyetlerinin ve aynı paralelde enflasyonun artmasıdır.
Bir diğer risk, dış borçlarda temerrüt riskidir.
1- Aslında her iki sorun da bir birbirini besleyen bir süreç oluşturdu. Zira yüksek enflasyon belirsizlik yarattığı için yerli ve yabancı sermaye yatırım yapmıyor, tersine çıkıyor. Döviz arzı daralıyor ve kur artıyor. Yine fiyat istikrarının bozulması TL ‘den kaçışı ve dolarizasyonu hızlandırıyor ve yine Kur artıyor.
Bu süreç dış borçların TL cinsinden maliyetini ve temerrüt riskini artırıyor.
2- Cari açığın finansmanı zorlaştı.”
Dış borcun finansmanı açısından elimizde gayrimenkul satışı dışında bir argüman yok. Doğrudan yabancı sermaye ise Türkiye’nin mevcut risklerinden dolayı uzun zamandır ülkemize uğramıyor. Ekonomistler yine uzun zamandır bu sorunun çözümü olarak “yapısal reformların yapılması gerektiğini” tabiri caizse bas bas bağırarak dile getiriyor. Fakat tam aksine Türkiye’de her geçen gün daha da geriye doğru bir gidiş söz konusu.
Cari açık her geçen gün artıyor ve bu bağlamda borçlar da artıyor. Cari açığın finansmanı, bilinen yöntemlerle çözülemediği için başka yollara başvurularak bu açık kapatılmaya çalışılıyor ama tabi ki başarılı olunamıyor.
Tam burada net hata noksan kavramı karşımıza çıkıyor. Net hata noksanın tanımı için Mahfi Hoca’nın yazısından yardım alalım.
Bir ülkenin dış dünya ile ekonomik ilişkilerini gösteren ödemeler dengesine ilişkin verilerin derlenmesinde ortaya çıkan hatalar ve eksikliklerin ödemeler dengesi tablosunda gösterildiği kaleme net hata ve noksan adı veriliyor.
Net hata ve noksan kalemi, ölçüm hataları ve tablodaki verilerin eksik veya fazla derlenmesinden kaynaklanır. Net hata ve noksan kaleminin oluşmasının nedenleri arasında şunları sayabiliriz: (1) Zaman uyumsuzlukları (İhraç edilmiş malın gidiş tarihiyle ihraç edilen mal karşılığında alınacak paranın gelişinin farklı dönemlerde olması gibi.) (2) Beyan yanlışlıkları veya hataları (Gümrük beyanlarındaki eksikler ya da yanlışlar gibi.) (3) Kayıt dışılıklar (Gelirlerin kayda girmemesi ya da finansmanın kayıt dışı olarak gerçekleştirilmesi gibi.) (4) Anketlerdeki ölçüm hataları (Turizm gelirlerinin belirlenmesinde uygulanan anketlerin gerçeği tam olarak yansıtamaması gibi.)
Net hata noksanı açıklarken sebeplerden birisi olarak üçüncü maddede kayıt dışılık kavramı karşımıza çıkıyor. O zaman kaynağı belirsiz bir para girişinin varlığından söz edebiliriz ki bunu zaten uzun zamandır konuşuyoruz.
Şekilde de görüldüğü gibi ülkeye kaynağı belirsiz olarak ciddi sayılabilecek bir döviz girişi var.
Konumuza dönelim. Yönetilemeyen ekonomi ve artan riskler çerçevesinde Türkiye’nin bir yıl içinde 230 milyar dolar ödenmesi gereken bir dış borç ve cari açık finansman kaynağına ihtiyacı var ve bu borçlar ödenmez ise muhtemelen dış borçlarda temerrüde düşeceğiz.
Acil bir istikrar planına ihtiyaç var. Uzun süreli çözüm ise tabi ki yapısal reformlar.
Cengizhan Topçu
cengizhantopcu@yahoo.com
Diğer yazılar için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.