Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. Translation loading for the honeypress domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /var/www/wp-includes/functions.php on line 6114
7394 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikler | Mali Rehberim

7394 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikler

7394 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikler

Gelir, Vergi Usul ve Kurumlar Vergisinde Değişiklik (7394 sayılı Kanun)

7394 sayılı Kanun ile Gelir, Vergi Usul ve Kurumlar Vergisinde değişiklikler yapıldı. Bu içerikte bu değişiklikleri açıkladık.

Yapılan değişiklikler 15.04.2022 tarih ve 31810 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

 

  • 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41.maddesinin 1.fıkrasına; “4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun ek 4. maddesi kapsamında hakkında reklam yasağı uygulananlara verilen reklamların giderleri”  ibaresi eklenmiştir.

Hakkında reklam yasağı kararı verilmiş olmasına rağmen, reklam yasağı getirilenlere reklam vermeye devam eden gelir
ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yaptığı bu harcamalar, vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmeyecektir.

  • 193 sayılı Kanunun 66.maddesinin 2.fıkrasına “5510 sayılı Kanunun ek 10.maddesi uyarınca anılan Kanunun 4.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi kapsamında; sigortalı sayılan hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler;”  ibaresi eklenmiştir.

Serbest Meslek mükellefiyeti bulunan ve muayenehanesi bulunmaksızın faaliyetlerini özel sözleşmelere istinaden; özel sağlık kuruluşları ile vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşlarında yürüten diş hekimleri dahil, uzman olan kişilerin bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşu ile sözleşme düzenleyerek hekimlik faaliyetini devam ettiren hekimler serbest meslek erbabı olarak kabul edilecek ve bu kişilerin kazançları serbest meslek hükümlerine göre vergilendirilecektir. Ücretli olarak çalışan hekimlerin gelirleri eskiden olduğu gibi ücret hükümlerine göre vergilendirilmeye devam edilecektir.

  • 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4.maddesinin 2.fıkrasına “Vergi daireleri tarafından düzenlenen ve imzalanması gereken belgelerin, Gelir İdaresi Başkanlığınca elektronik ortamda imzalanması, mühürlenmesi veya onaylanması durumunda belgeler vergi dairesi tarafından imzalanmış, mühürlenmiş veya onaylanmış sayılır.” ibaresi eklenmiştir.

Vergi dairesince 213 sayılı Kanun ile diğer Kanunlar kapsamın da yapılan işlemlerde elektronik imza, mühür veya onay kullandırma, vergi daireleri tarafından düzenlenen ve vergi dairesince imzalanması gereken belgelerin bu daireler adına Gelir
İdaresi Başkanlığınca elektronik ortamda imzalanması, mühürlenmesi veya onaylanmasına izin verme, elektronik imza, mühür veya onayın kullanım usul ve esaslarım düzenleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.

 

  • 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (a) fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “beş” şeklinde, (b), (c) ve (ç) fıkraların da yer alan “beş” ibareleri “sekiz” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye son fıkrasından önce gelmek üzere “Bu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza oranın da, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranın da indirilir. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır. Bu maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı işleme kararının icrası kapsamında a işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanunu’nun 43 üncü maddesi uygulanır.”

“18 aydan 3 yıla kadar” ibaresi “18 aydan 5 yıla kadar”,  “3 yıldan 5 yıla kadar” ibareleri “3 yıldan 8 yıla kadar”,  “2 yıldan 5 yıla kadar” ibaresi “2 yıldan 8 yıla kadar” şeklinde değiştirilmiştir. Birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanunu’nun 43.maddesi uygulanacak ve hapis cezalarının üst sınırı artırılacaktır.

359.maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilecektir.

Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında  İndirilecektir.

Ceza indiriminden yararlanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şart olarak sayılmaktadır.

 

  • 213 sayılı Kanunun 367.maddesinin 4.fıkrasından sonra ““359. maddede yazılı suçlara ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, başka bir kişi tarafından veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartı aranmaz.” ibaresi eklenmiştir.

 

  • 213 sayılı Kanuna geçici madde eklenmiştir. Geçici madde şu şekildedir; “Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, 359 uncu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammını, bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde Hazineye ödedikleri takdirde 359 uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla soruşturma evresi için yapılan etkin pişmanlık  düzenlemesinden faydalanabilir. Bu fıkrada belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır. Birinci fıkra hükümleri bu maddeyi ihdas eden Kanunun yayımı tarihinde soruşturma ve kovuşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında da uygulanır. Bu takdirde, ödemenin hüküm verilinceye kadar yapılması şarttır. Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yayımı tarihinde 359 uncu madde kapsamına giren suçlardan dolayı temyiz veya istinaf kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 359 uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir. 359 uncu maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemelerde yer alan zincirleme suça ilişkin koşulların belirlenmesi, duruşma açılmak suretiyle yapılır.”

Bu değişikliğe göre hükümler; soruşturma ve kovuşturma evresinde bulunan dosyalar hakkında da uygulanır. Bu takdirde, ödemenin hüküm verilinceye kadar yapılması şarttır. Bu maddeyi ihdas eden kanunun yayımı tarihinde 359.madde kapsamına giren suçlardan dolayı temyiz veya istinaf kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 359.maddede bu maddeyi ihdas eden kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bulunan dosyalar gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir. 359.maddede bu maddeyi ihdas eden kanunla yapılan düzenlemelerde yer alan zincirleme suça ilişkin koşulların belirlenmesi, duruşma açılmak suretiyle yapılır” hükmü yer almıştır.

 

  • 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendine “Adalet Bakanlığı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “İçişleri Bakanlığı,” ibaresi eklenmiş, bentte yer alan “Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı,” ve “, Emniyet Genel Müdürlüğü” ibareleri madde metninden çıkarılmış ve fıkranın (i) bendinde yer alan “bir yıl” ibaresi “üç yıl” şeklinde değiştirilmiştir.

Katma Değer Vergisi Kanunun “Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırımlarda istisna” başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca, konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak Türkiye’ye getirilmek kaydıyla, resmi daire ve müesseselere veya merkezi
Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları hariç olmak üzere, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi Türkiye’de olmayan ve bir işyeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla Türkiye’de kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimleri KDV’den istisnadır. İstisna kapsamında teslim alınan konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması
halinde ise zamanında tahsil edilmeyen verginin, tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran tarafından ödenmesi şarttır. Yapılan düzenleme ile KDV Kanunun 13’üncü maddesinde yukarıda anılan bir yıllık süre üç yıla çıkarılmıştır.

 

  • 3065 sayılı Kanunun geçici 37’nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;

“GEÇİCİ MADDE 37- İmalat sanayii ile turizme yönelik yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki inşaat işlerine ilişkin mal teslimleri ve hizmet ifaları 31/12/2025 tarihine kadar katma değer vergisinden müstesnadır.
Teşvik belgesine konu yatırımın tamamlanmaması halinde, zamanında alınmayan vergiler, vergi zıyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte yatırım teşvik belgesi sahibi alıcıdan tahsil edilir. Bu vergiler ve cezalarda zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlar. Bu kapsamda yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları nedeniyle yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan vergiden indirilir. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler, bu Kanunun 32’nci maddesi hükmü uyarınca istisna kapsamında işlem yapan mükellefin talebi üzerine iade edilir. Cumhurbaşkanı, birinci fıkrada yer alan süreyi üç yıla kadar uzatmaya; Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

Mevcut uygulama da; imalat sanayine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında; asgari 50 milyon Türk Lirası tutarında sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle yüklenilen ve altı aylık dönemleri itibarıyla indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisi altı aylık dönemleri izleyen bir yıl içerisinde, 50 milyon Türk Lirası tutarına kadar sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle yüklenilen ve yıl sonuna kadar indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisi izleyen yıl içerisinde talep edilmesi halinde belge sahibi mükellefe iade edilmektedir.

 

  • 3065 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 42- 20/8/2016 tarihli ve 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 80 inci maddesi kapsamında teşviklerden yararlanmasına karar verilen ve bu kapsamda sera etkisi yaratan egzoz gazı salınımını tamamen ortadan kaldıracak teknolojilerin
geliştirilmesi için münhasıran Türkiye’de gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetleri sonucunda geliştirdikleri elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye’de imal eden mükelleflere bu araçların geliştirilmesine yönelik verilen ve yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan mühendislik hizmetleri 31/12/2023 tarihine kadar katma değer vergisinden müstesnadır. Teşvik belgesine
konu yatırımın tamamlanmaması halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar. Bu kapsamda yapılan hizmetler nedeniyle yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan vergiden indirilir. İndirim yoluyla telafi edilemeyen vergiler, bu Kanunun 32 nci maddesi hükmü uyarınca istisna kapsamında işlem yapan mükellefin talebi üzerine iade edilir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

Elektrik motorlu otomotiv üretilmesinin ve bu araçların Yurt içinde tercih edilirliğinin desteklenmesi amacıyla, 6745 sayılı Kanunun 80 inci maddesi kapsamında teşviklerden yararlanmasına karar verilen ve bu kapsamda sera etkisi yaratan egzoz gazı salınımını tamamen ortadan kaldıracak teknolojilerin geliştirilmesi için münhasıran Türkiye’de gerçekleştirdikleri ArGe faaliyetleri sonucunda geliştirdikleri elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye’de imal eden mükelleflere bu araçların geliştirilmesine yönelik verilen ve yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan mühendislik hizmetleri 31/12/2023 tarihine kadar Katma değer vergisinden istisna edilmektedir.

 

  • 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) ve (4) numaralı alt bentlerinde yer alan “kâr payları” ibareleri “kâr payları ile katılma paylarının fona iadesinden doğan gelirler” şeklinde
    değiştirilmiş, aynı bende aşağıdaki alt bent eklenmiş, (d) bendinin (4) numaralı alt bendine “(Esas faaliyet konusu itibarıyla gayrimenkul, gayrimenkul projeleri ve gayrimenkule dayalı haklardan oluşan portföyü işletmek amacıyla kurulanlar dışında kalanların kazançları hariç)” ibaresi eklenmiş ve (e) bendinin birinci paragrafında yer alan “ve rüçhan haklarının” ibaresi “, rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım
    fonlarının katılma paylarının” şeklinde değiştirilmiştir. “5) (3) ve (4) numaralı alt bentlerde yer alan istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 279 uncu maddesi kapsamında
    değerlenmesinden kaynaklanan değer artış kazançları.”

 

19/1/2022 tarihli ve 7351 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine eklenen (4) numaralı alt bent ile kurumların sayılan yatırım fonlarından elde ettikleri kar payları istisna kapsamına alınmıştır. Düzenleme mevcut haliyle bu fon katılma paylarının fona iadesi suretiyle elde edilen kazançları kapsamamaktadır. Ayrıca söz konusu fonların katılma paylarından Vergi Usul Kanununun 279 uncu maddesi kapsamında dönem sonu değerlemesine tabi olanlar açısından, bu değerlemeden doğan kazançlar da istisna kapsamında değildir. Maddede yapılan değişiklikle belirtilen yatırım fonlarından elde edilen kar paylarına ilave olarak katılma paylarının fona iadesi suretiyle elde edilen kazançlar da istisna kapsamına alınmakta, bu payların dönem sonu değerlenmesinden kazanç oluşması halinde ise bu kazançlar
da istisna olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, 1992 yılında Sermaye Piyasası Kanununda yapılan düzenlemeyle, gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kurulabilmesine imkân sağlanmış, yine aynı yılda 3946 sayılı Kanunla (1993 takvim yılı gelirlerine de uygulanmak üzere) mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen hükümle, gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Gayrimenkul yatırım fon veya ortaklıklarının
kazançlarına ilişkin istisna düzenlemesi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (4) numaralı alt bendinde de aynen korunmuştur. Sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemeler çerçevesinde zamanla gayrimenkul dışındaki varlıklara yatırım yapan, münhasıran altyapı yatırım ve hizmetlerinden oluşan portföyü işletecek
ortaklıklar gibi yapıların da gayrimenkul yatırım ortaklığı kapsamında değerlendirilebildiği görülmektedir. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı unvanını kullanan ama esas faaliyet konusu gayrimenkullerle ilgili portföy işletmeciliği olmayan bu mükelleflerin istisna kapsamında olup olmadıkları hususunda yargıya taşınan ihtilaflar söz konusu olmaktadır. Yapılan değişiklikle münhasıran altyapı yatırım ve hizmetlerinden oluşan portföyü işletecek gayrimenkul yatırım ortaklıkları gibi esas faaliyet konusu gayrimenkullerle ilgili portföy işletmeciliği olmayan gayrimenkul yatırım ortaklıklarının istisna kapsamında olmadığı hususuna açıklık getirilmektedir. İstisna uygulamasının mevcut halinde, sadece iki yıldan uzun süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Ayrıca, Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan ve kurumlar tarafından elde edilmeleri halinde dağıttıkları kar payları ile fona iade halinde oluşan itfa gelirleri elde eden kurumlar tarafından istisna kapsamında değerlendirilen yatırım fonlarının katılma paylarının iki yıldan uzun süreyle elde tutulması halinde satışından doğan kazançların da %75 oranında istisnaya tabi olması sağlanmaktadır.

 

  • 5520 sayılı Kanunun 6.maddesine şu fıkra eklenmiştir. “(3) 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376 ncı maddesi uyarınca sermayenin tamamlanmasına karar verilen şirketin ortakları tarafından zarar sebebiyle karşılıksız kalan kısmı kapatacak miktarda aktarılan tutarlar kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaz.”

Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, son yıllık bilançolarında sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılan şirketlerin kendiliğinden sona ermiş sayılmaması için, genel kurulca sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar verilmektedir. Bu amaçla ortaklar tarafından sermaye tamamlama fonu olarak aktarılan tutarlar söz konusu Kanun çerçevesinde sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde kabul edilmemekte ve karşılıksız bir ödeme niteliğini haiz olduğu belirtilmektedir. Ayrıca yapılan bu ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak da nitelendirilmemektedir. Bu düzenleme ile sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde ortaklarca şirketlere bu kapsamda aktarılan tutarların kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaması sağlanmaktadır.

 

  • 5520 sayılı Kanunun 11.maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“j) 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun ek 4 üncü maddesi kapsamında hakkında reklam yasağı uygulananlara verilen reklamların giderleri.”

5651 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi uyarınca hakkında reklam yasağı kararı verilmiş olmasına rağmen, bunlara reklam vermeye devam eden Kurumlar Vergisi mükelleflerinin bu harcamalarının vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmemesi sağlanmaktadır.

 

  • 5520 sayılı Kanunun 32.maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
    “(1) Kurumlar vergisi, kurum kazancı üzerinden %20 oranında alınır. Şu kadar ki Bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketlerinin kurum kazançları üzerinden kurumlar vergisi %25 oranında alınır.”
    7394 SK MADDE 26- 5520 sayılı Kanunun geçici 13’üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
    “Şu kadar ki bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketlerinin 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için kurumlar vergisi %25 oranında alınır.”

Yapılan düzenleme ile; 01/07/2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken Kurum Geçici Vergi beyannamelerden başlamak ve 01/01/2022 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için geçerli olmak üzere yayım tarihinde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla, hesap dönemi takvim yılı olan yukarıda sayılan mükellefler açısından 2022 yılı ikinci geçici vergi döneminden itibaren %25 oranı kullanılacaktır.

 

 

Kaynak: İSMMMO – SMMM Metin Başer

Paylaşmak Güzeldir
Yazan:

malirehberim

Mali konular ve muhasebe ile alakalı güncel mevzuat bilgileri için Mali Rehberim en doğru adrestir.

Tüm yazıları gör